Bazı dualar gökyüzüne ulaşamaz. . . Çünkü gökyüzü de sessizliğini korumaktadır.
İki deneyimli din adamı, gizli kalmış eski bir köyde meydana gelen karanlık bir laneti sona erdirmek için görevlendirilir. Fakat oraya vardıklarında burada var olan kötülüğün, sadece insan ruhuna değil, aynı zamanda gerçeğe de saldırdığını anlarlar.
Eski metinlerde yer alan bir ritüeli hayata geçirmeye karar verirler. Ancak bu bir arınma değil, bir çağrıdır. Ve artık her şey için çok geçtir.
Her fısıldanan kelime, bir çığlığa dönüşür. Her ayin, kendi kurbanını talep eder. Her inanç ise sınanır.
Kendi geçmişleriyle yüz yüze gelmek zorunda kalan din adamları için bu görev, bir kurtuluş değil; zihnin sınırlarını zorlayan bir cehennemdir. İnançları sarsıldıkça, karanlık daha da derinleşir. Onları bekleyen şey, ne kutsal kitaplarda bulunur ne de insan zihninin anlayışına sığar.
Bu lanet, yalnızca ruhları değil. . . Tanrı’yı bile susturur.