Soğuk bir kış sabahı, karlar altında donmuş halde buldukları bir miktar parayla hayatları aniden değişen Negin ve Nazgol, izleyiciyi hem gerçek hem de duygusal anlamda sıra dışı bir yolculuğa çıkarıyor. Buzun altından çıkarmaya çalıştıkları o gizemli para, onları sadece beklenmedik maceralara değil, aynı zamanda kendi iç dünyalarının derinliklerine de sürüklüyor.
Bu sırada Massoud, Kanada’nın dondurucu şehirlerinden Winnipeg’de, tarihi anıtları tanıttığı turist gruplarıyla absürt ve komik durumlara düşüyor. Rehberlik yaptığı bu yolculuk, başlangıçta basit bir şehir turu gibi görünse de zamanla hem onun hem de izleyicinin yönünü şaşıracağı bir keşfe dönüşüyor. Gerçeklik ile hayal arasındaki çizginin silikleştiği bu anlatı, düşündüren bir mizahla örülüyor.
Bir diğer hikâyede ise, Matthew, Quebec hükümetindeki güvenli işinden istifa ederek, yaşlı annesiyle birlikte geçmişin izlerini sürmeye başlıyor. Bu gizemli yolculuk, sadece coğrafi değil; zaman, hafıza ve kimlik üzerinden de ilerleyen çok katmanlı bir serüvene dönüşüyor. Anne-oğul arasındaki karmaşık duygular, yolculuk boyunca yeniden şekilleniyor; hatıralar, kayıplar ve kabullenmeler birbirine karışıyor.
Film, bu üç ayrı hikâyeyi ustalıkla birbirine bağlarken, zaman ve mekân kavramlarının ötesine geçen bir anlatım kuruyor. Gerçeküstü komedi unsurları, beklenmedik olay örgüsü ve absürtlüğe yaklaşan karakter dinamikleriyle, izleyiciyi hem güldürüyor hem düşündürüyor.
Karlarla kaplı bu dünyada geçen yolculuklar, sadece donmuş yolları değil, bastırılmış duyguları da çözmeye başlıyor. Bir kış gününün ortasında başlayan bu serüven, soğuğun içinde sıcacık insan hikâyeleriyle örülü, unutulmaz bir sinema deneyimine dönüşüyor.