Eski dönemlerin tanınmış aksiyon yıldızı Nic Cassino, genç ve göz alıcı rakipleri altında kalınca Avrupa'ya gitmeye karar verir. Kemerini sıkı bir şekilde bağladıktan sonra İtalya'ya ulaşır; Cinecittà'nın çevresindeki heyecan dolu ancak maddi sıkıntı çeken yönetmenlerle birlikte çalışmaya başlar. Cassino'nun amacı oldukça büyük: Neo-realist tarzı karanlık aksiyon sahneleriyle harmanlayarak kariyerini canlandıracak ilk neo-realist aksiyon filmini meydana getirmek.
Senaryo, Roma'nın sıradan gri tonlarının çarpışan araçların parıltısıyla bir araya gelerek özgün bir atmosfer oluşturmasını sağlıyor. Bir tarafta makarna yığınlarının arasında geçen yaşamın sıradanlığı, diğer tarafta ise Hollywood'dan gelen abartılı dövüşlerin ritmi hakim. Cassino, kameranın arkasında kendi egosuyla savaşı verirken, aynı zamanda gerçek halk hikâyelerinin ağırlığını taşıyor; bu iki zıtlık izleyiciyi hem güldürüp hem de düşündürüyor.
Sonuç olarak ortaya çıkan film, kendini keşfetme yolunda ilerleyen bir yıldızın taş yollar boyunca uzanan hikayesini gözler önüne seriyor. Kısaca, farklı türlerin beklenmedik bir şekilde bir araya gelmesine ilgi duyan izleyicilere sıcak, samimi ve son derece keyifli bir deneyim sunuyor.